13 Ocak 2008

ALLAH'I OLANA SENDİKA MI LAZIM?

Meseleyi başörtüsü meselesi olmaktan derhal, hızla, behemehal çıkarmak gerekiyor. Çoktan kemikleşmiş retoriklerle, toplumsal ve siyasi hayatın en yüzeyinde köpüklenen bu mesele, siyasal İslama ve bu ideolojinin ele geçirici doğasına karşı söz söyleyenleri "Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur" tatsızlığına mahkûm ediyor.
AKP ve siyasal İslam meselesine çoktandır emek, eşitlik, özgürlük ve adalet üzerinden bakmak gerekiyor.

Yörsan direnişi

Önceki gün Birgün gazetesinde yayımlandı. AKP'ye yakınlığıyla bilinen Yörsan şirketi (yoğurtları hatırlayacaksınız) gazetelere bir ilan verdi. İşten çıkardığı 400 işçiye hitaben şöyle diyordu Yörsan Yönetim Kurulu:

"... çalışanlarımıza kötü niyetli kişilerin menfi propagandalarına kapılarak herhangi bir olumsuz davranışta bulunmamalarını, herhangi bir sıkıntı ve problemle karşılaştıklarında hiç çekinmeden bizlere başvurmalarını, olumsuz bir durumda en büyük zararı kendilerinin göreceğini hiçbir zaman unutmamalarını hatırlatmak isteriz."

Pis sendikacılar

İlandaki "kötü niyetli kişiler" Anayasa'da düzenlenmiş sendikal haklarını isteyen işçiler, "menfi propaganda" da sendikal haklarını kullanan işçilerin örgütlenmesiydi. "İşçilerin kendilerinin göreceği en büyük zarar" ne peki?

Tek Gıda-İş'in yaptığı açıklamaya bakılırsa, işveren sendikaya üye olmak isteyen işçileri dövmüş ve "ayağına kurşun sıkmakla" tehdit etmiş. Açıklamaya göre, işçiler dört yıldır örgütlenmeye çalışıyordu. Ancak işveren bütün gücüyle bunu engellemeye çalışıyordu. Patronlar Müslümandı.

İlandaki "Yüzde 100 Türk sermayesi" vurgusuna bakılırsa, Türktü. Hem Türk hem Müslüman patrondan zarar mı gelirdi?! Hem Türk hem Müslüman olana karşı gelmek ne olmak demekti? "Kâfir, vatan haini sendikacı" mı?

AKP'li olmayan sendika haindir!


Şimdi gelelim işin esasına:

Başbakan Türk-İş'i ziyaretinde lüzumundan fazla bir sitayişle karşılandı. Konfederasyonun yeni başkanının AKP'ye yakınlığı çok sık gündeme geldi. Yine yakın bir zamanda Cumhurbaşkanı da Hak-İş'in genel kurul toplantısına katıldı. Orada da bir sitayiş, bir kucaklaşma.
Sermayeyi ele geçirmekle kalmayan AKP şimdi de tam bir cemaat kültürü içinde ağzına layık bir "emek örgütlenmesi" yaratıyor. Karşılıklı anlayışa dayalı şahane, ağızlara layık bir model!

Ve fakat işler ters gidince, mesela AKP'ye yakınlığıyla bilinen Yörsan örneğinde olduğu gibi, üslup sertleşiyor; bu kez Kasımpaşalılığın babacan tavrı gidip yerine Kasımpaşalılığın başka bir yüzü geliyor.
Bu "cemaat huzuruna" eyvallah etmeyenler, "Ben işçinin AKP'lisini severim" siyasetine fit olmayanlar, "Allah'ı olana sendika mı lazım?" diyenlere "Lazım" diye cevap verenler ortaya çıkınca, AKP ve bu cemaat kültürüyle ilgili hakikat ortaya çıkıyor:

Bacağına sıkıveriyorlar!

Açlara siyasetçi aranıyor!

Önceki gün bir yazı yazdım. Dedim ki "AKP'nin ve siyasal İslamın yarattığı ekonomik ilişkilerden en tepedeki adamdan en aşağıdaki, varoşun dibindeki adama kadar herkes ekmek yiyor. AKP'nin kurduğu, cemaat kültürüyle beslenen ve bu kültürü besleyen 'ekmek ağının' dışında kalmamak için de kimse sesini çıkarmıyor."

Bugün bu iktidara muhalefet etmek isteyenler bu "sesini çıkaramayanlara", çıkarınca da "bacağına sıkılmakla" tehdit edilenlere sahip çıkmalı. Yörsan eylemine kaç sol siyasetçi destek verdi? Kaç muhalif Susurluk'taki bu olayı sahiplendi? Mesele budur.

Ece Temelkuran, 14 Aralık, Milliyet

1 yorum:

Alper Barış Soydan dedi ki...

Heyooooo ÖNEMLİ!!!!!!!!!!

BOŞ... ACİL AL!


WWW.SolcuParti.com

8 - 10 dolar

BOK İÇİNDE YAŞAMAK | Mike DAVİS*

Çoğu şehirde konut krizi kötüleştikçe kötüleşirken, gecekondu bölgeleri ekolojik açıdan önemli korunakları ve muhafaza altındaki sulak arazi...